-Ortadoğu’nun Rojonna’sı olacağım(Hürriyet)

Rojin, uzun bir aradan sonra “Ji Nû Ve” (Yeniden) albümüyle müzikseverlerin karşısına çıktı. Sanatçıyla 6 dilde yorumladığı 15 şarkıya yer verdiği bu yeni çalışmayı konuştuk.

* İlginç bir tanışma öykümüz var sizinle. “Rojin’e kaçak dadı” başlıklarıyla haber olduğunuz dönem konuyla ilgili görüşmüştük. Hatırladınız mı?

– Unutur muyum hiç!  “O kişi ben değilim, adımı kullanan başka biri” dememe rağmen inatla “Hayır ama sizsiniz” diyordun. (Gülüyor) Herkes ben olduğumu sandı, ertesi gün bütün gazetelerin manşetinde kaçak dadı çalıştırdığım için para cezası aldığım haberleri vardı. En yakın arkadaşlarım bile arayıp “Senin çocuğun mu var?” diye sordu. Annem fenalıklar geçiriyordu. “Benim ne çocuğum var, ne de dadım. Evimin hizmetçisi de benim” dedim ama maalesef yalanlar kocaman kullanılır, tekzipler minicik…

* Güzel haberlere dönelim. Altıncı albümünüz çıktı, hayırlı olsun. Yeni şarkılarınızla toplumsal olaylara bakışınızı anlatmışsınız. Bu albümün odak noktası nedir?

– Kadın! Savaşta, şehirde, evde çalışan kadın; üreten, hayatı yeniden kuran, kültürü taşıyan kadın… Albümün ikinci şarkısı “Mirin”, “Hani Meral” belgeseli için yaptığım bir eserdi. Meral, Bitlis’te yaşayan ve şiddet gördüğü kocasından ayrılan bir kadın. Kendine yeni bir hayat kuruyor, kuaför dükkânı açıyor. Dükkânı çok iyi işliyor ama kocası onu öldürmeye geldiğinde maalesef içeride kimse yok. 9 yerinden bıçaklanıyor. Bu şarkıyla şiddet gören bütün kadınlara tercüman olmak istedim. Özgecan, bu konuda bir dönüm noktası oldu. Hepimizin evinden cenaze çıktı o gün. Sürekli Özgecan’ın o direnen halini düşünüyorum, bir türlü gözümün önünden gitmiyor. Dilerim sağlam yasalarla bu şiddet artık son bulur.

BİZİ ŞARKILAR KURTARACAK

* Albümde çok hüzünlü şarkılar da var, çok eğlenceli şarkılar da… Tam bir konser gibi…

– Evet, iki mendille ve yüksek sesle dinlesinler albümümü, tadı ancak öyle çıkar.

* Neden iki mendil?

– Birinci mendil ağlamak, ikincisi halay çekmek için. (Gülüyor) Maalesef üçüncü sayfa haberleri bitmedikçe, hüzünlü şarkılar yapılmaya devam edecek. Sanat, her acıyı mıknatıs gibi çeker kendine. Derdi bilir. Başkasının derdini öyle bir anlatır ki, dinlerken sen yaşamış gibi hissedersin…

* Albümde Türkçe, İngilizce, Çerkezce, Zazaca, Kürtçe ve Soranice yorumladığınız şarkılar var. Dile nasıl hakimiyet kuruyorsunuz?

– Çift dille büyüyen her insanda dil kabiliyeti vardır. Ama mesela hiç bilmediğim Çerkezceyi Çerkez bir kız arkadaşımla çalıştım. Hem o halka, hem de işime olan saygımdan hata yapmamak için çok uğraştım. Ermenice, Farsça, Rumca, Çerkezce, Lazca… Gücün dili değil halkın dili bunlar. Bizim damarlarımız ve bu dillerin çağındayız. Kendimizi ve dillerimizi sevdikçe kardeşliğimiz pekişecek, birbirimize sımsıkı sarılacağız. Şarkılar bizi kurtaracak, hayatı ve ölümü hatırlayacağız. Seveceğiz, güleceğiz, ölesiye hissedeceğiz.

GİTMEDİĞİMİZ BİR ÇİN VE JAPONYA KALDI

* “Yeniden” (Ji Nu Ve) şarkınız çok hareketli, çok da güzel bir klip çektiniz Haydarpaşa’da. Sormadan edemeyeceğim; Ortadoğu’nun Beyonce’si de siz mi olacaksınız?

– Rojonna’sı olacağım! Neyim eksik? (Gülüyor) Hiçbir şey hayal değil. Beyonce’yi getir, Kürtçe şarkı söylet, sonuçlara bak.

* Şarkının söz-müziği size ait değil mi?

– Evet, söz-müzik benim. Aranjesi, 16 yıllık aranjörüm Ali Haydar Başak’a ait. Remiks versiyonunu ise Orkun Tunç ve Doruk Öztürkcan yaptı. Çok sevildi “Ji Nû Ve”. Bugüne kadar en çok tıklanan şarkım oldu hatta. Heyecan verici.

* Albüm etno-pop türünde. Yurtdışında nasıl geri dönüşler alıyor müziğiniz?

– Yurtdışından müzisyenliğine çok inandığım bir arkadaşım şöyle dedi: “Hem sözler, hem müzikalite hem de fotoğraflarıyla dünya müzik listelerini altüst edecek bir albüm yapmışsın.” Gerçekten çok mesaj ve telefon alıyorum albüme dair. İnanılmaz mutlu oluyorum. Çin ve Japonya hariç gitmediğimiz ülke kalmadı, oralara da bu yıl gideceğiz.

JOJO, SANKİ NEW YORK’LU BİR RAP’Çİ

* Albümde bir de Mardin’den Kürtçe rap dinliyoruz. “Korolar Çarpışıyor” yarışmasıyla tanınan Jojo’yla düet yapmışsınız…

– Jojo, Mardin korosundan çok yetenekli bir öğrencimdi. Hiç kopmadık onunla. Köyde yaşıyor, çiftçilik yapıyor. Dilini seviyor, çok iyi rap şarkılar yazıyor. O yönüne bayılıyorum. Sanki New York’lu bir rap’çi. İlk kez bu şarkı için uçağa bindi, İstanbul’a geldi. Çok heyecanlıydı. Klipte de çok müthiş görünüyor. Klibi izlerken kendime değil, ona bakıyorum hep. Çok tatlı.

* Bundan sonraki ilk klip hangi şarkıya gelecek?

– “Deli Eylül” çok sevildi. Hüsnü Arkan’ın benim için yaptığı bir eser. Ona çekeceğiz. Sonra da “Şerm” şarkısına klip çekmeyi düşünüyoruz

 

YÜRÜYEN SPOR SALONU GİBİYİM

* Sıklıkla sosyal sorumluluk projelerinde yer aldığınızı biliyorum. Şu sıralar albüm haricinde nelerle ilgileniyor, neler yapıyorsunuz?

– Tezimi yazmaya çalışıyorum. Erbil’de ortak olduğum bazı işler var, zaman zaman oraya gidiyorum. Bir de spor yapıyorum. Yürüyen spor salonu gibiyim, her türlü sporu denedim. Adrenalini seviyorum.

ÇİFTE KAVRULMUŞ

* Albüm kapağında İsmail Beşikçi’den Haldun Dormen’e, Rakel Dink’e kadar farklı isimlerin size dair sözlerine yer vermişsiniz. Genelde ünlü sanatçıların ölümünün ardından bu tarz yorumlar yer alır albümlerde. Siz neden böyle bir şeyi tercih ettiniz?

– Çifte kavrulmuşluk yüzünden! (Gülüyor) Dokunulmazlık ölümle ve milletvekilliği ile değil, yaptıklarımız ve biriktirdiklerimizle olmalı. Hepsine buradan sonsuz teşekkür ediyorum. Onlar bu ülkenin vicdanı, sesi ve kalitesi.